rektörden

Sevgili Gençler,

Eğitim ve öğretim hayatınızın önemli bir dönemecine girmiş bulunuyorsunuz. Okumak istediğiniz bölüm ve üniversite seçimi için yapacağınız tercihler, alacağınız kararlar geleceğinizin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak. Bu süreçte sizin işinizi bir nebze kolaylaştırabilmek ve hayatınıza yön verme çabalarınıza destek olabilmek amacıyla Boğaziçi Üniversitesi hakkındaki düşüncelerimi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum:

Öncelikle belirtmeliyim ki Boğaziçi benim için çok özel bir yer. Uzun yıllardır araştırmalarımı biyo-medikal alanında sürdürüyorum ve araştırma hayatımın özellikle doktora ve sonrası döneminde yurtdışında bulundum. 1995 yılında Japonya’da dünyanın önde gelen mekatronik laboratuvarlarından birinde araştırmalarımı sürdürürken Boğaziçi Üniversitesinden öğretim üyeliği için davet aldığımda, bu daveti tereddütsüz kabul ettim. Çünkü 1982-1988 yılları arasında Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünde öğrenciyken Boğaziçi Üniversitesi benim için sadece bir okul değil aynı zamanda bir ev olmuştu. Bu teklifi 1986 yılında yüksek lisans ve doktora çalışmalarım için Vanderbilt Üniversitesine gittiğimden beri yuvaya dönüş fırsatı olarak gördüğüm için Boğaziçi’nde hoca ve araştırmacı olma teklifine hemen evet dedim.

Öğrenci olduğum yıllarda ve sonrasında Boğaziçi Üniversitesini hep bir ev gibi düşündüysem bunun temel nedeni, okulumuzda insana koşulsuz şartsız gösterilen sevgi ve saygı olmuştur. Öğretim üyeleriyle, çalışanlarıyla, öğrencileriyle kurulan ilişkilerde hep “seni sen” olarak gören bir anlayışın yaygın olduğunu gözlemlemişimdir. Dolayısıyla size üniversitemizin hem insan ilişkileri açısından hem de kültürel ve sosyal anlamda kişisel gelişime yaptığı katkıların emsalsiz olduğunu çok büyük bir iç rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu durum neden mi çok önemli? Çünkü eğitim sadece sınıfta olmuyor. Bir filmi seyrederken, bir konseri dinlerken, bir konuşmayı izlerken, yurtta bir arkadaşınla sohbet ederken, derse kayıt yaparken dahi çok şey öğreniyorsun... Bütün bunlar üniversite sonrası hayatta karşılaşılabilecek birçok güçlükle ve  sorunla baş edilebilmesi için insanı çok donanımlı bir hale getiriyor.  Dolayısıyla ister yönetici olsun, ister sanatçı, ister akademisyen bütün mezunlarımız okulumuzda edindikleri özgüven ve donanım sayesinde girdikleri ortamlarda başarılı olabiliyor ve kendi yolunu kendi çizebiliyor.

Sözün özü Boğaziçi Üniversitesi sadece dünya çapındaki öğretim kadrosuyla, eşi bulunmaz öğrenci kalitesiyle ve derin araştırma altyapısıyla bir tercih noktası değildir. Üniversitemiz aynı zamanda emsalsiz genişlikteki kulüp faaliyetleriyle ve zengin kültürel yaşamıyla da fark yaratır. Böylelikle de bilimsel akılla sosyal aklın ahenk içerisinde yan yana geldiği ve harmanlandığı, dünyadaki ender eğitim kurumlarının başında gelir.

Akademik, bilimsel ve kültürel faaliyetlerimizle daha iyi bir geleceğin şekillenmesine katkıda bulunmak sizler için de bir amaçsa Boğaziçi Üniversitesinin bu yönde sunduğu fırsatları keşfetmek üzeresiniz. Üniversiteli olma yolunda hazırlandığınız bugünlerde sizlere kolaylıklar ve üstün başarılar dilerim.

Sevgi ve selamlarımla,

Prof. Dr. Mehmed Özkan ’86

Rektör